İlk başlarda hem anlaşılması hem de görülmesi zor bir sorun olabilir; ama kanında kutlu Türk kanı taşıyan herkes evvel farkına varacaktır ki Türkiye Cumhuriyetinin ve genel anlamda modern Türk devletlerinin bedensel ana sorunu, ideoloji veya yönetim anlayışında bulunamaz. Hayır, Turan'ın oğullarını her türlü yoldan geri tutan sorun Türk devletlerinin kendileriyle alakalıdır. Sadece belirli devlet kurumlarını veyahut işleyişlerini değiştirmek, bugün yüzleştiğimiz sorunları çözmeyecektir. Devletlerimiz hastalıklı, bozuk ya da geri kalmış değillerdir, bu olanaksızdır çünkü Türk halkları her zaman yüksek bir medeniyet seviyesinde var olmuşlardır. Çektiğimiz sıkıntının asıl kökü, devlet yapısında; daha derin bir incelemede modern genel devlet anlayışında bulunmaktadır.
Anadolu'yu örnek alalım; Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumlarının yetersizliği, devletin işleyişindeki sıkıntılar belli ve herkesin görebileceği bir şekilde gözler önüne serilmiştir. Fakat, bu sorunların kaynağı yukarıda da bahsettiğim üzere ehliyetsizlik veya geri kalmışlık değildir. Devlet yapısı kendisi ehliyetsizliğe ve yolsuzluğa izin vermektedir, ama bunun nedeni devletin kurumlarının düzgün çalışmamaları değil, devlete içkin olan unsurların devlet yapısı içinde yüksek bir otonomiye sahip olmalarıdır. Bu otonomi, sonuç olarak bir işi yerine getiremeyecek insanları iş başına getirir. Bu, devletin kurumlarının ehliyetsiz olmalarından değil, kurumların içsel bir sıkıntıdan mağdur olmasından kaynaklanmaktadır. Devletin varlığına izin verdiği bu hastalıklı otonomi, devletin her noktasına yayılmakta; devletten ayrı olan topluma bile taşmaktadır. Sonuç olarak devlet ve halk arasında gerçek bir birlik sağlanamaz, ve bu yüzden halk devletten tam anlamıyla yararlanamaz. Devlet üzerisinde hüküm sürdüğü ülkenin tüm kaynakları üzerinde sınırsız erişime sahipken, bu kaynaklar devletin içinde bulunan özerk unsurlar tarafından parazitik bir biçimde kullanılır. Sonuç olarak, devlet halk için geri yatırım yapsa bile, tüketilen kaynaklar ve para devletin halkın sahibi olması gereken topraktan devlete içkin olan unsurlar tarafıından alınanın çok azını karşılar. Türkiye cumhuriyeti devleti, etkisinde olduğu bu sıkıntıdan kurtulamaz, çünkü devletin kendisini bu otonominin önüne geçecek şekilde tekrardan yapılandırması mümkün değildir.
Bunun sebebi yine bahsettiğimiz şekilde devletin ideolojisinden veya yönetim şeklinden değil, devletin yapısının kendisinden kaynaklanmaktadır. Cumhuriyet, cumhuriyet olduğu için veya demokrasi Türk siyasetinde pozitif bir etken olduğu için, bir sorunla karşılaşmamız olasılıklı değildir. Devlet anlayışı, tüm sıkıntılarımızın derinde yatan kaynağıdır. Cidden, devletin karşılaştığı tüm sıkıntılar, devletin organları değil, bedensel yapısı yüzünden kaynaklanmaktadır. Devletin yüreği kan pompalamakta sıkıntı çekmez, hastalıklı değildir; devletin kendisi mekanik olmayan bir yapıya sahiptir, kısacası ölüdür.
Aynı şekilde, bu devlet anlayaşına bağlı olan sorunun, demokrasinin çok daha etkisiz bir şekilde bulunduğu Türk ülkelerinde de görülmesi, ortak bir hastalığın bulgularını kanıtlar. Otokratik yönetim biçimlerinin yaygın olduğu Türkistan ve Azerbaycan coğrafyasında, halk yine aynı sıkıntıdan mağdurdur. Bu da bize ideolojinin ve yönetim anlayışının bu problemi çözerkenki önemsizliğini ifade eder, çünkü demokrasinin devlet içindeki unsurların otonomisiyle bir alakası yoktur. Peki, ne yapmamız gerekir, ona bakalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder